Bu Blogda Ara

13 Kasım 2016 Pazar

Ülkü TAMER - Konuşma



KONUŞMA

Aman, kendini asmış yüz kiloluk bir zenci,
Üstelik gece inmiş, ses gelmiyor kümesten;
Ben olsam utanırım, bu ne biçim öğrenci?
Hem dersini bilmiyor, hem de şişman herkesten.

İyi nişan alırdı kendini asan zenci,
Bira içmez ağlardı, babası değirmenci,
Sizden iyi olmasın, boşanmada birinci...
Çok canım sıkılıyor, kuş vuralım istersen

Uçraşqanda - Karşılaşınca (Uygurca) Abdurrehim Heyit


Karşılaşınca


Seher vakti görünce gözüm sultanını,
Dedim sultan mısın? O dedi yok-yok.
Gözleri ışıltılı , elleri kınalı,
Dedim Çolpan mısın? O dedi yok-yok.

Dedim ismin nedir? Dedi Ayhan'dır,
Didim yurdun nere? Dedi Turpan'dır,
Dedim başındaki? Dedi hicrandır,
Dedim hayran mısın? O dedi yok-yok.

Dedim aya benzer, dedi yüzüm mü?
Dedim yıldız gibi, dedi gözüm mü?
Dedim ışık saçar, dedi sözüm mü?
Dedim volkan mısın? O dedi yok-yok.

Dedim kıyak nedir? Dedi kaşımdır,
Dedim kunduz nedir? Dedi saçımdır,
Dedim on beş nedir? Dedi yaşımdır,
Dedim canan mısın? O dedi yok-yok.

Dedim deniz nedir? Dedi kalbimdir,
Dedim rânâ nedir? Dedi lebimdir,
Dedim şeker nedir? Dedi dilimdir,
Dedim ver ağzıma? O dedi yok-yok.

Dedim zincir var, dedi boynumda,
Dedim ölüm var, dedi yolumda,
Dedim ya bilezik? Dedi kolumda,
Dedim korkar mısın? O dedi yok-yok.

Dedim niçin korkmazsın? Dedi Tanrım var,
Dedim ya başka? Dedi halkım var,
Dedim daha yok mu? Dedi ruhum var,
Dedim memnun musun? O didi yok-yok.

Dedim istek nedir? Dedi gülümdür,
Dedim ya mücadele? Dedi yolumdur,
Dedim Ötkür neyindir? Dedi kulumdur,
Dedim satar mısın? O didi yok-yok.




Uçraşqanda 


Sähär körgän çeğim közüm sultanini,
Didim sultanmusän? U didi yaq-yaq.
Közliri yalqunluq, qolliri χeniliq,
Didim Çolpanmusän? U didi yaq-yaq.

Didim ismiŋ nimä? Didi Ayhandur,
Didim yurtuŋ qeyär? Didi Turpandur,
Didim beşiŋdiki? Didi hicrandur,
Didim häyranmusän? U didi yaq-yaq.

Didim ayğa oχşar, didi yüzümmu?
Didim yultuz käbi, didi közümmu?
Didim yalqun saçar, didi sözümmu?
Didim volqanmusän? U didi yaq-yaq.

Didim qiyaq nädur? Didi qaşimdur,
Didim qunduz nädur? Didi saçumdur,
Didim on beş nädur? Didi yeşimdur,
Didim cananmusän? U didi yaq-yaq.

Didim deŋiz nädur? Didi qälbimdur,
Didim räna nädur? Didi levimdur,
Didim şekär nädur? Didi tilimdur,
Didim bir ağzimä? U didi yaq-yaq.

Didim zäncir turar, didi boynumda,
Didim ölüm bardur, didi yolumda,
Didim biläzükçu? Didi qolumda,
Didim qorqarmusän? U didi yaq-yaq.

Didim niçün qorqmassän? Didi Täŋrim bar,
Didim yäniçu? Didi χälqim bar,
Didim yänä yoqmu? Didi ruhim bar,
Didim şükranmusän? U didi yaq-yaq.

Didim istäk nädur? Didi gülümdur,
Didim çelişmaqqa? Didi yolumdur,
Didim Ötkür nimäŋdur? Didi qulumdur,
Didim satarmusän? U didi yaq-yaq. 

12 Kasım 2016 Cumartesi

Bilge Kağan Yazıtı Çevirisi

Doğu yüzü

[1] Tengri teg Tengri yaratmış Türk Bilge Kağan sabim: Karigım Türk Bilge [Kağan … ]ti Sir Tokuz Oğuz İki Ediz kerekülüg begleri budunı [ … Tü]rk teng[ri … ]


[1] Tanrı gibi Tanrı yaratmış Türk Bilge Kağanı, sözüm: Babam Türk Bilge Kağanı … Sir, Dokuz Oğuz, İki Ediz çadırlı beyleri, milleti … Türk tanrısı


[2] üze kağan olurtum. Olurtukuma ölteçiçe sakınığma Türk begler budun ögirip sebinip torigtamış közi yügerü körti. Bödke özüm olurup bunca ağır törüg tört bulungdakı [ … ]dim. Üze kök Tengri as[ra yağız yir kılındukda ikin ara kişi oğlı kılınmış].


[2] üzerinde kağan oturdum. Oturduğumda ölecek gibi düşünen Türk beyleri, milleti memnun olup sevinip, yere dikilmiş gözü yukarı baktı. Bu zamanda kendim oturup bunca ağır töreyi dört taraftaki … dim. Üstte mavi gök, altta yağız yer kılındıkta, ikisi arasında insan oğlu kılınmış.


[3] Kişi oğlında üze eçüm apam Bumın Kağan İstemi Kağan olurmış. Olurupan Türk budunurig ilin törüsin tuta birmiş, iti birmiş. Tört bulurig kop yağı ermiş. Sü sülepen tört bulungdakı budunuğ [kop almış, kop baz kılmış]. Başlığığ [yü]kündürmüş, tizlig[ig sökürmiş. İlgerü Kadırkan yışka tegi kirü]


[3] İnsan oğlunun üzerine ecdadım Bumın Kağan, İstemi Kağan oturmuş. Oturarak Türk milletinin ilini, töresini tutu vermiş, düzene soku vermiş. Dört taraf hep düşman imiş. Ordu sevk ederek dört taraftaki milleti hep almış, hep tâbi kılmış. Başlıya baş eğdirmiş, dizliye dik çöktürmüş. Doğuda Kadırkan ormanına kadar, batıda


[4] Temir Kapığka tegi kondurmış. İkin ara idi oksuz Kök Türk iti anca olurur ermiş. Bilge kağan ermiş, alp kağan ermiş. Buyrukı bilge ermiş erinç, alp ermiş erinç. Begleri yime budunı [yime tüz ermiş. Anı] üçün ilig anca tutmış erinç. İlig tutup törü[gitmiş. Ozi anca kergek bolmış].


[4] Demir Kapıya kadar kondurmuş. İkisi arasında pek teşkilâtsız Gök Türkü düzene sokarak öylece oturuyormuş. Bilgili kağan imiş, cesur kağan imiş. Buyruku bilgili imiş tabiî, Cesur imiş tabiî. Beyleri de milleti de doğru imiş. Onun için ili öylece tutmuş tabiî. İÜ tutup töreyi düzenlemiş. Kendisi öylece vefat etmiş.


[5] Yoğçı sığıtçı örigre kün toğsıkdakı Bökli çöl[l]üg il Tabğaç Tüpüt Apar Purum Kırkız Üç Kurıkan Otuz Tatar Kıtariy Tatabı bunca budun kelipen sığtamış, yoğlamış. Antağ külüg kağan er[miş. Anda kisre inişi kağan bolmış eri]nç. Oğlıtı kağan bolmış erinç. Anda [kisre inişi eçisin teg]


[5] Yasçı, ağlayıcı, doğuda gün doğusundan Bökli Çöllü halk, Çin, Tibet, Avar, Bizans, Kırgız, Üç Kurıkan, Otuz Tatar, Kıtay, Tatabı, bunca millet gelip ağlamış, yas tutmuş. Öyle ünlü kağan imiş. Ondan sonra küçük kardeşi kağan olmuş tabiî, oğulları kağan olmuş tabiî. Ondan sonra küçük kardeşi büyük kardeşi gibi


[6] kılınmaduk erinç, oğlı karigın teg kılınmaduk erinç. Biligsiz kağan olurmış erinç, yablak kağan olurmış erinç. Buyrukı yime biligsiz ermiş erinç, yablak ermiş erinç. Begleri budunı tüzsüz üçün Tabğaç budun tebliğin kürlügin [üçün armakçısjın üçün inili [eçili kiriğşürtükin üçün begli budunluğ]


[6] kılınmamış olacak, oğlu babası gibi kılınmamış olacak. Bilgisiz kağan oturmuştur, kötü kağan oturmuştur. Buyruku da bilgisizmiş tabiî, kötü imiş tabiî. Beyleri, milleti ahenksiz olduğu için, aldatıcı olduğu için, Çin milleti hilekâr ve sahtekâr olduğu için, küçük kardeş ve büyük kardeşi birbirine düşürdüğü için, bey ve milleti


[7] yorigşurtukın üçün Türk budun illedük ilin ıçğınu ıdmış kağanladuk kağanın yitürü ıdmış. Tabğaç budunka beglik un oğlın kul kıltı, isilik kız oğhn kürig kıldı. Türk begler Türk atın ıtı. Tab[ğaçğı] begler Tabğaç at[ın tutupan Tabğaç kağanka körmiş. Elig yıl]


[7] karşılıklı çekiştirttiği için, Türk milleti il yaptığı ilini elden çıkarmış, kağan yaptığı kağanını kaybedi vermiş. Çin milletine beylik erkek evlâdını kul kıldı, hanımlık kız evlâdını cariye kıldı. Türk beyler Türk adını bıraktı. Çinli beyler Çin adını tutarak, Çin kağamna itaat etmiş. Elli yıl


[8] işig küçüg birmiş. İlgerü kün toğsık[k]a Bökli kağanka tegi süleyü birmiş. Kurığaru Temir Kapığka süleyü birmiş. Tabğaç kağanka ilin törüsin alı birmiş. Türk kara kamağ budun anca timiş: İllig budun [ertim, ilim amtı kanı, kimke ilig kazğanur men tir ermiş].


[8] işi gücü vermiş. Doğuda gün doğusunda Bökli kağana kadar ordu sevk edi vermiş. Batıda Demir Kapıya ordu sevk edi vermiş. Çin kağanına ilini, töresini alı vermiş.Türk halk kitlesi şöyle demiş: İlli millet idim, ilim şimdi hani, kime ili kazanıyorum der imiş.


[9] Kağanlığ budun ertim, kağanım kanı. Ne kağanka işig küçüg birür men tir ermiş. Anca tip Tabğaç kağanka yağı bolmış. Yağı bolup itimi yaratunu umaduk yana içikmiş. Bunca işig küçüg birtükgerü sakınmatı Türk budunuğ ölür[eyin, uruğsır]atayın tir ermiş. Yokadu barır ermiş. Üze


[9] Kağanlı millet idim, kağanım hani, ne kağana işi, gücü veriyorum der imiş. Öyle diyip Çin kağanına düşman olmuş. Düşman olup, kendisini tanzim ve tertip edemediğinden, yine tâbi olmuş. Bunca işi, gücü vermediğini düşünmeden, Türk milletini öldüreyim, kökünü kurutayım der imiş. Yok olmaya gidiyormuş. Yukarıda


[10] Türk Tengrisi ıduk yiri subı anca itmiş erinç. Türk budun yok bolmazun tiyin budun bolçun tiyin karigım İltiriş kağanığ ögüm İlbilge Katunuğ tengri töpüsinde tutup yügerü kötürti erinç. Karigım kağan yiti yigirmi erin [taşıkmış. Taşra yorıyur tiyin kü eşidip balıkdakı tağıkmış, tağdakı ]


[10] Türk Tanrısı, mukaddes yeri, suyu öyle tanzim etmiştir. Türk milleti yok olmasın diye, millet olsun diye, babam İltiriş kağanı, annem İlbilge Hatunu göğün tepesinden tutup yukarı kaldırmıştır. Babam kağan on yedi erle dışarı çıkmış. Dışarı yürüyor diye ses işitip şehirdeki dağa çıkmış, dağdaki


[11] inmiş. Tirilip yitmiş er bolmış. Tengri küç birtük üçün karigım kağan süsi böri teg ermiş, yağısı koriy teg ermiş. İlgerü kurığaru sülep tirmiş, kubratmış. Kamağı yiti yüz er bolmış. Yiti yüz er bolup [ilsiremiş kağansıramış budunuğ kürigedmiş kuladmış budu]nuğ Tü[rk tö]rüsin [ıçğınmış]


[11] inmiş. Toplanıp yetmiş er olmuş. Tanrı kuvvet verdiği için, babam kağanın askeri kurt gibi imiş, düşmanı koyun gibi imiş. Doğuya batıya asker sevk edip toplamış, yığmış. Hepsi yedi yüz er olmuş. Yedi yüz er olup ilsizleşmiş, kağansızlaşmış milleti, cariye olmuş, kul olmuş milleti, Türk töresini bırakmış


[12] budunuğ eçüm apam törüsinçe yaratmış boşğurmış. Tölis Tarduş budunuğ anda itmiş. Yabğuğ şadığ anda birmiş. Biriye Tabğaç budun yağı ermiş. Yırıya Baz Kağan, Tokuz Oğuz budun yağı ermiş. Kı[rkız Kurıkan Otuz Tatar Kıtariy Tatabı kop yağı ermiş. Ka]rigım [kağan bunca ..kırk artukı]


[12] milleti, ecdadımın töresince yaratmış, yetiştirmiş. Tölis, Tarduş milletini orda tanzim etmiş. Yabguyu, şadı orda vermiş. Güneyde Çin milleti düşman imiş. Kuzeyde Baz Kağan, Dokuz Oğuz kavmi düşman imiş. Kırgız, Kurıkan, Otuz Tatar, Kıtay, Tatabı hep düşman imiş. Babam kağan °unca…. kırk


[13] yiti yolı sülemiş, yigirmi sürîgüş sürigüşmiş. Tengri yarlıkaduk üçün illigig ilsiretmiş, kağanlığığ kağansıratmış, yağığ baz kılmış, tizligig sökürmiş, başlığığ yükündürmiş. Karigım kağan [anca ilig törüg kazğanıp uça barmış]. Karigım [kağanka] baş[lay]u Baz Kağanığ balbal [tikmiş. Karigım]


[13] yedi defa ordu sevk etmiş, yirmi savaş yapmış. Tanrı lütfettiği için illiyi ilsizletmiş, kağanlıyı kağansızlatmış., düşmanı tâbi kılmış, dizliye diz çöktürmüş, başlıya baş eğdirmiş. Babam kağan öylece ili, töreyi kazanıp, uçup gitmiş. Babam kağan için ilkin Baz Kağanı balbal olarak dikmiş. Babam


[14] kağan uçdukda özüm sekiz yaşda kaltım. Ol törüde üze eçim kağan olurtı. Olurupan Türk budunuğ yiçe itdi, yiçe igit[t]i. Çığariyığ bay kıldı, azığ öküş kıldı. Eçim kağan olurtuk[d]a özüm tigin erk[ … ]iy[… ] Tengri [yarlıkaduk üçün]


[14] kağan uçtuğunda kendim sekiz yaşında kaldım. O töre üzerine amcam kağan oturdu. Oturarak Türk milletini tekrar tanzim etti, tekrar besledi. Fakiri zengin kıldı, azı çok kıldı. Amcam kağan oturduğunda kendim prens … Tanrı buyurduğu için


[15] tört yigirmi yaşımka Tarduş budun üze şad olur-tum. Eçim kağan birle ilgerü Yaşıl ögüz Şanturig ya-zıka tegi süledimiz. Kurığaru Temir Kapığka tegi sü-ledimiz. Kögmen aşa Kırkız yiririge tegi s[üledimiz. Kamağı biş] otuz sü[ledimiz. üç yigirmi sürigüşdü-müz. İlligig ilsiretdimiz. kağanlığığ kağansıratdımız, Tizligig]


[15] on dört yaşımda Tarduş milleti üzerine şad oturdum. Amcam kağan ile doğuda Yeşil Nehire, Şantung ovasına kadar ordu sevk ettik. Batıda Demir Kapıya kadar ordu sevk ettik. Kögmeni aşarak Kırgız ülkesine kadar ordu sevk ettik.Yekun olarak yirmi beş defa ordu sevk ettik, on üç defa savaştık, illiyi ilsizleştirdik, kağanlıyı kağansızlaştırdık. Dizliye


[16] sökürtümüz, başlığığ yükündürtümüz. Türgiş kağan Türk[üm] budunum erti. Bilmedükin üçün bizirige yarigıldukın yazındukın üçün kağanı ölti, buyrukı begleri yime ölti. On Ok budun emgek körti. Eç[ümiz apamız tutmış yir sub idi]siz kalmazun [tiyin Az budunuğ itip yaratıp… Bars Beg]


[16] diz çöktürdük, başlıya baş eğdirdik. Türgiş kağanı Türküm, milletim idi. Bilmediği için, bize karşı yanlış hareket ettiği, ihanet ettiği için kağanı öldü, buyruku, beyleri de öldü. On Ok kavmi eziyet gördü. Ecdadımızın tutmuş olduğu yer, su sahipsiz kalmasın diye Az milletini tanzim ve tertip edip … Bars bey


[17] erti. kağan atığ bunda biz birtimiz. Sirigilim kunçuyuğ birtimiz. Özi yazındı, kağanı ölti, budunı kürfg kul boldı. Kögmen yir sub idisiz kalmazun tiyin Az Kırkız budunug i[tip] yaratıp keltimiz. Sürigüşdümüz. [ … ilin yana birtimiz. İlgerü] Kadır-kan y[ışığ aşa] b[udunu]ğ anca [kondurtumuz, anca itdimiz. Kurığaru]


[17] idi. Kağan adını burda biz verdik Kız kardeşim prensesi verdik. Kendisi ihanet etti, kağanı öldü, milleti cariye, kul oldu. Kögmenin yeri, suyu sahipsiz kalmasın diye Az, Kırgız milletini tanzim ve tertip edip geldik. Savaştık … ilini geri verdik. Doğuda Kadırkan ormanını aşarak milleti öyle kondurduk, öyle düzene soktuk. Batıda


[18] Kerigü Tarbanka tegi Türk budunuğ anca kondur tumuz, anca itdimiz. Ol ödke kul kulluğ kürig kürig- lüg bolmış erti. İnişi eçisin bilmez erti, oğlı karfgın bilmez erti. Anca kazğanmış anca itmiş ilim[iz törümüz erti. Türk Oğuz begleri bud]un eşid: Üze Tengri basma[sar asra] yir telinmeser


[18] Kengü Tarbana kadar Türk milletini öyle kondurduk, öyle düzene soktuk. O zamanda kul kullu, cariye cariyeli olmuştu. Küçük kardeş büyük kardeşini bilmezdi, oğlu babasını bilmezdi. Öyle kazanılmış, öyle düzene sokulmuş ilimiz, töremiz vardı. Türk, Oğuz beyleri, milleti işit: Üstte gök basmasa, altta yer delinmese,


[19] Türk budun ilirîgin törürigün kim artatı udaçı [ert]i? Türk budun ertin, ökün! Küregürigün üçün igidmiş kağanırîga ermiş [barmış edgü] i liriğe kentü yangıldığ, yablak kigürtüg. Yaraklığ kandın kelip yariya iltdi? Sürigüglüg kandın [kelipen] süre [iltdi? Iduk Ötüken yı]ş budun bardığ. İlgerü [barığma] bardığ. Kurığaru


[19] Türk milleti, ilini, töreni kim bozabilecekti? Türk milleti, vaz geç, pişman ol! Disiplinsizliğinden dolayı, beslemiş olan kağanına, hür ve müstakil iyi i^ne karşı kendin hata ettin, kötü hâle soktun. Silâhlı nereden gelip dağıtarak gönderdi? Mızraklı nereden gelerek sürüp gönderdi? Mukaddes Ötüken ormanının milleti, gittin! Doğuya giden, gittin! Batıya,


[20] barığma bardığ. Barduk yirde edgüg ol erinç: [Ka-nı]rig ögüzçe yügürti. Sürigüküg tağça yatdı. Beglik un oğlırigın kul kıldığ. [İsilik kız oğlurigın] kürig kıldığ. Ol bilmedükügün üçün yablakırigın üçün eçim kağan uça bardı. Başlayu Kırkız kağanfığ balbal tikdim]. Türk budun atı küsi yok bolmazun tiyin karigım kağanığ


[20] giden, gittin! Gittiğin yerde hayrın şu olmalı: Kanın nehir gibi koştu. Kemiğin dağ gibi yattı. Beylik erkek evlâdını kul kıldın. Hanımlık kız evlâdını cariye kıldın. O bilmemenden dolayı, kötülüğün yüzünden amcam kağan uçup gitti. Önce Kırgız kağanını balbal olarak diktim. Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye, babam kağanı,


[21] ögiim katunuğ kötürügme Tengri il birig[me tejrîgri Türk budun atı küsi yok bolmazun tiyin özümün ol Tengri kağan olurt[dı erinç. Nerig] yılsığ budunda üze olurmadım. İçre aşsız taşra tonsuz yabız yablak budunda [üze olurtum]. [İnim Kül Ti]gin iki şad inim Kül Tigin [birle] sözleşdimiz.[Karigımız]


[21] annem hatunu yükselten Tanrı, il veren Tanrı, Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye, kendimi o Tanrı kağan oturttu tabiî. Varlıklı, zengin millet üzerine oturmadım. İçte aşsız, dışta elbisesiz; düşkün, perişan millet üzerine oturdum. Küçük kardeşim Kül Tigin, iki şad, küçük kardeşim Kül Tigin ile konuştuk. Babamızın,


[22] eçimiz kazğanmış budun atı küsi yok bo[lmaz]un tiyin, Türk budun üçün tün udımadım. Küntüz olurmadım. İnim [Kül Tigin birle iki şad] birle ölü yitü kazğandım. Anca kazğanıp biriki budunuğ ot sub kılmadım. Men [özüm kağan olurtukuma] yir sayu barmış bu [dun y adağın yalırigın?] ölü yitü [yana]


[22] amcamızın kazanmış olduğu milletin adı sanı yok olmasın diye Türk milleti için gece uyuyamadım, gündüz oturmadım. Küçük kardeşim Kül Tigin ile, iki şad ile öle yite kazandım. Öyle kazanıp bütün milleti ateş, su kılmadım. Ben kendim kağan oturduğumdan her yere gitmiş olan millet yaya olarak, çıplak olarak, öle yite geri


[23] kelti. Budunuğ igideyin tiyin yırığaru Oğuz budun tapa ilgerü Kıtariy Tatabı [bu]dun tapa birigerü Tabğaç tapa iki yigir[mi süledim …] sürigüşdüm. Anda kisre Tengri yarlıkaduk üçün kutum ülügüm bar üçün ölteçi budunuğ [tirgür]ü igit[t]im. Yalırig budunuğ tonluğ kıldım. Çığariy bud[unuğ] bay ki [İdim].


[23] geldi. Milleti besleyeyim diye kuzeyde Oğuz kavmine doğru; doğuda Kıtay, Tatabı kavmine doğru; güneyde Çine doğru on iki defa ordu sevk ettim … savaştım. Ondan sonra Tanrı buyurduğu için, devletim, kısmetim var olduğu için, ölecek milleti diriltip besledim. Çıplak milleti elbiseli kıldım. Fakir milleti zengin kıldım.


[24] Az budunuğ öküş kıldım. Iğar illigde ı[ğar] kağanlığda yig kıldım. Tört bulurigdakı budunuğ kop baz kıldım, yağışız kıldım. Kop manga körti. Yiti yigirmi yaşıma Tarigut tapa süledim. Tarigut budunuğ bozdum. Oğlın yo[tuz]ın yılkısın barımın anda altım. Sekiz yegirmi yaşıma Altı Ç[ub Soğdak]


[24] Az milleti çok kıldım. Değerli illiden, değerli kağanhdan daha iyi kıldım. Dört taraftaki milleti hep ^bi kıldım, düşmansız kıldım. Hep bana itaat etti. On yedi yaşımda Tanguta doğru ordu sevk ettim. Tangut milletini bozdum. Oğlunu, karısını, at sürüsünü, servetini orda aldım. On sekiz yaşımda A1tı Çub Soğdaka



Güney-doğu Yüzü

[1] … Kök] Örigüg yoğuru sii yorıp tünli künli yiti ödüşke subsuz keçdim. Çorakka tegip yulığçı [eri]g k[… ]s Keçinke tegi [ … ]


[1] … Gök Öngü çiğneyerek ordu yürüyüp, gece ve gündüz yedi zamanda susuzu geçtim. Çorağa ulaşıp yağmacı askeri … Keçine kadar …


Güney Yüzü
[1] [ … Tab]ğaç atlığ süsi bir tümen artukı yiti birig süg ilki kün ölürtüm. Yadağ süsin ikinti kün kop [ölür]tüm. Bi [… ]aşıp bard[ … ]


[1] … Çin süvarisini, on yedi bin askeri ilk gün öldürdüm. Piyadesini ikinci gün hep öldürdüm. Bi … aşıp vard …


[2] [… y]oh süledim. Otuz artukı sekiz yaşıma kışın Kıtariy tapa süledim. [ …. Otuz artukı tokuz yaşı]ma yazın Tatabı tapa sü[ledim … ]


[2] defa ordu sevk ettim. Otuz sekiz yaşımda kışın Kıtaya doğru ordu sevk ettim … Otuz dokuz yaşımda ilk baharda Tatabıya doğru ordu sevk ettim….


[3] [ … ] men [ …] ölürtüm. Oğlın yotuz[ın yı]lkısın barımın [ … ]ra ko[ … ]


[3] ben… öldürdüm. Oğlunu, karısını, at sürüsünü, servetini …


[4] bud[un … yo]tuzın yok kı[ldım … ]


[4] millet… karısını yok kıldım….


[5] yor[… ]


[5] …


[6] süng[üşdüm? … ]


[6] savaştım. …


[7] [bir]tim. Alp erin ölürüp [bal]bal kılu birtim. Elig yaşıma Tatabı budun Kıtariy da ad[rıltı … ]lker tağka [ … ]


[7] verdim. Kahraman erini öldürüp balbal kılı verdim. Elli yaşımda Tatabı milleti Kıtaydan ayrıldı. – lker dağına …


[8] Ku sengün başadu tört tümen sü kelti. Törigkes tağda tegip tokıdım. Üç tümen süg [ölürtü]m. B[ir tümen? …. ] rser [ … ]öktüm. Tatabı [ … ]


[8] Ku general kumandasında kırk bin asker geldi. Töngkes dağında hücum edip vurdum. Otuz bin askeri öldürdüm. On bin … ise … öktüm. Tatabı


[9] ö[lü]rti. Uluğ oğlum ağrıp yok bolca Kuğ Serigü-nüg balbal tike birtim. Men tokuz yigirmi yıl şad olurtum, to[kuz yigir]mi yıl [kağan olu]rtum, il tutdum. Otuz artukı bir [… ]


[9] öldürdü. Büyük oğlum hastalanıp yok olunca ku’yu’ generali balbal olarak diki verdim. Ben on dokuz yıl şad olarak oturdum, on dokuz yıl kağan olarak oturdum, il tuttum. Otuz bir …


[10] Türküme budunuma [y]igin anca kazğanu birtim. Bunca kazğanıp [karigım kağan ı]t yıl onunç ay altı otuzka uça bardı. Lağzın yıl bişinç ay yiti otuzka yoğ ertürtüm. Bukağ tutuk [… ]


[10] Türküm için, milletim için iyisini öylece kazanı verdim. Bu kadar kazanıp babam kağan köpek yılı, onuncu ay, yirmi altıda uçup gitti. Domuz yılı, beşinci ay, yirmi yedide yas töreni yaptırdım. Bukağ vali …


[11] karigı Lisün Tay serigün başad[u] biş yüz eren kelti. Kokuluk ö[… ] altun kümüş kergeksiz kelürti. Yoğ yıparığ kelürüp tike birti. Çından ığaç kelürüp öz yar[ … ]


[11] babası Lisün Tay generalin başkanlığında beş yüz yiğit geldi. Kokuluk …. altın, gümüş fazla fazla getirdi. Yas töreni kokusunu getirip diki verdi. Sandal ağacı getirip öz …


[12] bunca budun saçın kulkakın [ … b]ıçdı. Edgü özlük atın kara kişin kök teyerigin sansız kelürüp kop kotı.


[12] Bunca millet saçını, kulağını … kesti. İyi binek atını, kara samurunu, mavi sincabını sayısız getirip hep bıraktı.


[13] Tengri teg Tengri yaratmış Türk Bilge [Kağan s]abım: Karigım Türk Bilge Kağan olurtukında Türk amtı begler kisre Tarduş begler Kül Çor başlayu ulayu şadpıt begler örigre Tölis begler Apa Tarka[n]


[13] Tanrı gibi Tanrı yaratmış Türk Bilge Kağanı, sözüm: Babam Türk Bilge Kağanı oturduğunda şimdiki Türk beyleri, sonra Tarduş beyleri; Kül Çor başta olarak, arkasından şadpıt beyleri; önde Tölis beyleri; Apa Tarkan


[14] başlayu ulayu şad[pıt] begler bu [ … ] Taman Tarkan Toriyukuk Boyla Bağa Tarkan ulayu buyruk [ … ] iç buyruk Sebig Kül İrkin başlayu ulayu buyruk bunca amtı begler karigım kağanka ertirigü


[14] başta olarak, arkasından şadpıt beyleri; bu … Taman Tarkan, Tonyukuk Boyla Bağa Tarkan ve °uyruk … iç buyruk; Sebig Kül İrkin başta olarak, arkasından buyruk; bunca şimdiki beyler, babam kağana fevkalâde


[15] ertirigü ti umuğ i[tdi? … T] ürk beglerin budunın ertingü ti umuğ itdi ögd[i … karigım] kağan [… ] Ça ağar taşığ yoğun iğ Türk begler budun i[ … ]W-Özüme bunca […].


[15] fevkalâde çok iltica etti … Türk beylerini, milletini fevkalâde çok yüceltti, övdü … babam kağan … ağır taşı, kalın ağacı Türk beyleri, milleti • • Kendime bunca …


Kuzey Yüzü

[1] Tengri teg tengride bolmış Türk Bilge Kağan bödke olurtum. Sabimin tüketi eşid. Ulayu ini yigünüm oğlanım biriki oğuşum [budunum biriye şadpıt begler yırıya tarkat buyruk begler Otuz Tatar … Tokuz Oğuz begleri budunı bu sabımm edgüti eşid, katığdı tırigla: İlgerü kün]


[1] Tanrı gibi gökte olmuş Türk Bilge Kağanı, bu zamanda oturdum. Sözümü tamamiyle işit. Bilhassa küçük kardeş yeğenim, oğlum, bütün soyum, milletim, güneydeki şadpıt beyleri, kuzeydeki tarkat, buyruk beyleri, Otuz Tatar, … Dokuz Oğuz beyleri, milleti! Bu sözümü iyice işit, adamakıllı dinle: Doğuda gün


[2] toğsıkınga birigerü kün ortusırigaru kurığaru kün batsıkıriga yınğaru tün ortusırigaru anda içreki budun kop manga körür. [Bunca budun kop itdim]. Ol amtı ariyığ yok. Türk Kağan Ötüken [yış olursar il]te [burig] yok. İlg[erü Şa]nturig [yazıka tegi süledim, taluyka kiçig tegmedim. Birigerü Tokuz]


[2] doğusuna, güneyde gün ortasına, batıda gün batısına, kuzeyde gece ortasına kadar, onun içindeki millet hep bana tâbidir. Bunca milleti hep düzene soktum. O şimdi kötü değildir. Türk kağanı Ötüken ormanında otursa ilde sıkıntı yoktur. Doğuda Şantung ovasına kadar ordu sevk ettim, denize ulaşmama az kaldı. Güneyde Dokuz


[3] Ersinke tegi süledim, Tüpütke kiçig tegmedim. Kurığaru yinçü ögüz keçe Temir Kapığka tegi süledim. Yınğaru Yir Bayırku yiririge tegi sü[ledim]. Bunca yirke tegi yorıtdı[m. Öt]üken [yış]da yig i[di ermiş. İl [tutsık yir Ö]tük[en] yış ermiş. [Bu yirde olurup Tabğaç budun] birle tüz[ültüm. Al]tun kümüş işgi[ti]


[3] Ersine kadar ordu sevk ettim, Tibete ulaşmama az kaldı. Batıda İnci nehrini geçerek Demir Kapıya kadar ordu sevk ettim. Kuzeyde Yir Bayırku yerine kadar ordu sevk ettim. Bunca yere kadar yürüttüm. Otüken ormanından iyisi hiç yokmuş. İl tutacak yer Otüken ormanı imiş. Bu yerde oturup Çin milleti ile anlaştım. Altını, gümüşü, ipeği,


[4] kutay burfgsuz anca birür. Tabğaç budun sabi süçig ağısı yımşak ermiş. Süçig sabin yımşak ağın arıp ırak [budunuğ anca] yağutır ermiş. [Yağuru] kondfukda] kisre ariyığ biligin anda ö[yür ermi]Ş-Edgü bil[ge] kişig edgü alp kişig yo[rıtmaz] ermiş-Bir kişi yarigıls[ar, oğuşı budunı biş]ükirige tegi kıfdmaz]


[4] ipekliyi sıkıntısız öylece veriyor. Çin milletinin sözü tatlı, ipek kumaşı yumuşak imiş. Tatlı sözle, yumuşak ipek kumaşla aldatıp uzak milleti öylece yaklaştırırmış. Yaklaştırıp, konduktan sonra, kötü Şeyleri o zaman düşünürmüş. İyi bilgili insanı, iyi cesur insanı yürütmezmiş. Bir insan yanılsa kabilesine, milletine, akrabasına kadar barındırmaz


[5] ermiş. Süçig sabırîga yımşak ağısırîga arturup öküş Türk budun öltüg. Türk budun ölsikirig. Biriye [Çoğa]y yış Tögültün yazı [konayjın [User] Türk budun ölsikig. Anda ariyığ kişi anca boş[ğurur] ermiş: Irak erser yablak ağı birür, yağuk erser edgü ağı birür tip anca boşğurur ermiş. Bi[lig]


[5] imiş. Tatlı sözüne, yumuşak ipek kumaşına aldanıp çok çok, Türk milleti, öldün; Türk milleti, öleceksin! Güneyde Çogay ormanına, Tögültün ovasına konayım dersen, Türk milleti, öleceksin! Orda kötü kişi şöyle öğretiyormuş: Uzak ise kötü mal verir, yakın ise iyi mal verir diyip öyle öğretiyormuş. Bilgi


[6] bilmez kişi ol sabığ alıp yağuru banp öküş kişi öltüg. Ol yir[ger]ü barsar, Türk [budun] ölteçi sen. Ötüken [yir olurup arkış] tirkiş ısar, nerig b[uriguğ yok. Ötüken y]ış olursar, benggü, [il tuta olurtaçjı sen. Türk budun tokurkak sen. Açsar tosık Ömez sen, bir todsar açsık ömez sen. Andağırigın üçün igidmiş ka[ğanıngın]


[6] bilmez kişi o sözü alıp, yakına varıp, çok insan öldün! O yere doğru gidersen Türk milleti, öleceksin! Ötüken yerinde oturup kervan, kafile gönderirsen hiç bir sıkıntın yoktur. Ötüken ormanında oturursan ebediyen il tutarak oturacaksın. Türk milleti, tokluğun kıymetini bilmezsin. Acıksan tokluk düşünmezsin. Bir doysan açlığı düşünmezsin. Öyle olduğun için beslemiş olan kağanının


[7] sabin almatın yir sayu bardığ. Kop anda alkındığ arıl[tığ]. Anda [ka]lm[ışı] yir [sa]yu kop toru ö[lü yony]ur ertig. Tengri yar[lıkadukın üçün özüm] kutum bar üçün ka[ğan olurtu]m. Kağan olurup yok çığarfy budunuğ kop kubratdım. Çığariy budunuğ bay kıldım. Az budunuğ öküş kıldım. [Azu bu]


[7] sözünü almadan her yere gittin. Hep orda mahvoldun, yok edildin. Orda, geri kalanınla, her yere zayıflayarak ölerek yürüyordun. Tanrı buyurduğu için, kendim devletli olduğum için kağan oturdum. Kağan oturup aç, fakir milleti hep toplattım. Fakir milleti zengin kıldım. Az milleti çok kıldım. Yoksa bu


[8] sabımda igid bar ğu? Türk begler budun bunı eşidirig. Türk budunfuğ tirip i]l tutsıkırigın bunda urtum. Yangılıp ölsikirigin yime bu[nda urtu]m-Nerîg n[erîg sab[ım erse]r benggü taşka urtum. Arigar lcörü bilirig. Türk amtı budun begler bödke körügme [begler gü yarfgıldaçı siz]. [Karigım]


[8] sözümde yalan var mı? Türk beyleri, milleti, bunu işitin! Türk milletini toplayıp il tutacağını burda vurdum. Yanılıp öleceğini yine burda vurdum. Her ne sözüm varsa ebedî taşa vurdum. Ona bakarak bilin. Şimdiki Türk milleti, beyleri, bu zamanda itaat ^en beyler olarak mı yanılacaksınız? Baba.


[9] kağan eçim kağan olurtukında tört bulurfgdakı budunuğ nence itm[iş … J. Tengri yarlıkaduk [üçün ö]züm olurtukuma [tört bulurîgdakı] budunuğ itdim, yaratdım i[… ] kıldım. [ … TJürgiş kağanka kızım[ın … ] ertingü [uluğ] törün alı birtim. Tür[giş kağan]


[9] kağan, amcam kağan oturduğunda dört taraftaki nıilleti nasıl düzene sokmuş … Tanrı buyurduğu için kendim oturduğumda dört taraftaki milleti düzene soktum ve tertipledim … kıldım. … Türgiş kağanına kızımı… fevkalâde büyük törenle alı verdim. Türgiş kağanının


[10] kızın ertingü uluğ törün oğlıma alı birtim. [ …ertingü u]luğ [törün alı] birtim, ya[ … ]t ertü[rtü]m [… başlığ]ığ yükündürtüm, tizligig sökürtüm. Üze Tengri asra yir yarlıkaduk üç [ün .. ]


[10] kızını fevkalâde büyük törenle oğşluma alı verdim … fevkalâde büyük törenle alı verdim … yaptırdım … başlıya baş eğdirdim, dizliye dik çöktürdüm. Üstte Tanrı, altta yer bahşettiği için.


[11] közün körmedük kulkakın eşidmedük budunumun ilgerü kün to[ğsıkıriga?] birigerü [ … ] ka kurığaru [ … sanğ altunı]n ürürig kümüşin kırğağlığ kutayın kinlig işg[itis]in özlük atın adğırın kara k[işin]


[11] gözle görülmeyen, kulakla işitilmeyen milletimi doğuda gün doğusuna, güneyde … batıda … Sarı altınını, beyaz gümüşünü, kenarlı ipeğini, ipekli kumaşını, binek atını, aygırını, kara samurunu,


[12] kök teyerigin Türküme budunuma kazğanu birtim, iti birtim. [… ]n burigsuz kıltım. Üz[e terig]ri erklig [ … ]ümen oğ[ … ]n [ … begle]rig budun [ …]


[12] mavi sincabını Türküme, milletime kazanı verdim, tanzim edi verdim … kedersiz kıldım. Üstte Tanrı kudretli… Türk beylerini, milletini


[13] [ … ] igidirig, emgetmerig, tolğatmarîg. [ … ] m Türk begler Türk budunum [… ] at [ … ]rtim [ ••• ] ka ta[ … ] g [… ür] [ … ] kazğanıp yarig[ … ]i bu [… ]a bu kağanırigda bu beglerig[ de … su]burigd[a adrılmasar?] Tü[rk budun]


[13] … besleyin, zahmet çektirmeyin, incitmeyin! ••■ benim Türk beylerim, Türk milletim,… kazanıp ••• bu … bu kağanından, bu beylerinden … suyundan ayrılmazsan, Türk milleti,


[14] özürig edgü körteçi sen, ebirige [ki]rteçi sen, burigsuz boldaçı s[en … anda] kisre [Tabğaç kağand]a bedizçig kop k[elürtüm. Mening s]abımın sımadı, içreki bedizçig ıtı. Arigar adınçığ bark yaratıd[d]ım. İçin taşın adınçığ bediz [urturtum. Taş tokıttım. Köngülteki sabimin urturtum … ]


[14] kendin iyilik göreceksin, evine gireceksin, dertsiz olacaksın. … Ondan sonra Çin kağanından resimciyi hep getirttim. Benim sözümü kırmadı, maiyetindeki resimciyi gönderdi. Ona bambaşka türbe yaptırdım. İçine dışına bambaşka resim vurdurdum. Taş yontturdum. Gönüldeki sözümü vurdurdum …


[15] On Ok oğlıriga tatıriga tegi bum körü bilirfg. Beıfggü taş [tokıtdım … ] tokıtdım, bitid[d]im. [ …] ol taş barkın [… ]


[15] On Ok oğluna, yabancına kadar bunu görüp bilin! Ebedî taş yontturdum … yontturdum, yazdırdım. … O taş türbesini …


Batı Yüzü
[1] [ … ] üze [… ]


[1] … üstte …


[2] Bilge Kağan u[çdı?]


[2] Bilge Kağan uçtu.


[3] yay bolsar, üze t[erigri]


[3] Yaz olsa, üstte gök


[4] köbürgesi öterce anç[a takı?]


[4] davulu gürler gibi, öylece ve


[5] tağda sığun ötser [anca?]


[5] dağda yabani geyik gürlese, öylece


[6] sakınur1 men. Karigım ka[ğan]


[6] mateme gark oluyorum. Babam kağanın


[7] taşın özüm kağan [… ]


[7] taşım kendim kağan


[8] [ … ]


[8] …


[9] [ … ]


[9] …



Güney-batı Yüzü

[1] [ … Bilge] Kağan b[itigin] Yol[l]uğ Tigin bitidim. Bunca barkığ bedizig uzuğ [… k]ağan atisi Yol[l]uğ Tigin men ay artukı tört kün [olu]rup bitidim, bedizetim. Yağ[ … ].


[1] Bilge Kağan kitabesini Yollug Tigin, yazdım. Bunca türbeyi, resimi, sanatı … kağanın yeğeni i ollug Tigin ben bir ay dört gün oturup yazdım, Mimledim






Not: Prof. Dr. Muharrem Ergin’in “Orhun Abideleri” adlı kitabından alıntıdır…


Alıntı : www.gokturkce.net

Kül Tigin Yazıtı Çevirisi

 Güney yüzü

[1] Tengri teg tengride bolmış Türk Bilge Kağan bu ödke olurtum. Sabimin tüketi eşidgil. Ulayu ini yigünüm oğlanım biriki oğuşum budunum biriye şadpıt begler yırıya tarkat buyruk begler Otuz [Tatar … ]
[1] Tanrı gibi gökte olmuş Türk Bilge Kağanı, bu zamanda oturdum. Sözümü tamamiyle işit. Bilhassa küçük kardeş yeğenim, oğlum, bütün soyum, milletim, güneydeki şadpıt beyleri, kuzeydeki tarkat, buyruk beyleri, Otuz Tatar…

[2] Tokuz Oğuz begleri budunı bu sabimin edgüti eşid katığdı tıngla: İlgerü kün toğsık[k]a birigerü kün ortusıngaru kurığaru kün batsıkınga yırığaru tün ortusıngaru anda içreki budun [kop] m[ang]a k[örür]. [Bunç]a budun
[2] Dokuz Oğuz beyleri, milleti! Bu sözümü iyice işit, adamakıllı dinle: Doğuda gün doğusuna, güneyde gün ortasına, batıda gün batısına, kuzeyde gece ortasına kadar, onun içindeki millet hep bana tâbidir. Bunca milleti

[3] kop itdim. Ol amtı ariyıg yok. Türk kağan Ötüken yış olursar ilte bung yok. İlgerü Şantung yazıka tegi süledim, taluyka kiçig tegmedim. Birigerü Tokuz Ersinke tegi süledim, Tüpütke kiçig [teg]medim. Kurığaru Yinçü ög[üz]
[3] hep düzene soktum. O şimdi kötü değildir. Türk kağanı Ötüken ormanında otursa ilde sıkıntı yoktur. Doğuda Şantung ovasına kadar ordu sevk ettim, denize ulaşmama az kaldı. Güneyde Dokuz Ersine kadar ordu sevk ettim, Tibete ulaşmama az kaldı. Batıda İnci nehrini geçerek

[4] keçe Temir Kapığka tegi süledim. Yırığaru Yir Bayırku yiririge tegi süledim. Bunca yirke tegi yorıtdım. Ötüken yışda yig idi yok ermiş. İl tutsık yir Ötüken yış ermiş. Bu yirde olurup Tabğaç budun birle
[4] Demir Kapıya kadar ordu sevk ettim. Kuzeyde Yir Bayırku yerine kadar ordu sevk ettim. Bunca yere kadar yürüttüm. Ötüken ormanından daha iyisi hiç yokmuş. İl tutacak yer Ötüken ormanı imiş. Bu yerde oturup Çin milleti ile

[5] tüzültüm. Altun kümüş işgiti kutay burigsuz anca birür. Tabğaç budun sabi süçig ağısı yımşak ermiş. Süçig sabin yımşak ağın arıp ırak budunuğ anca yağutır ermiş. Yağuru kondukda kisre ariyığ bilig anda öyür ermiş.
[5] anlaştım. Altını, gümüşü, ipeği ipekliyi sıkıntısız öylece veriyor. Çin milletinin sözü tatlı, ipek kumaşı yumuşak imiş. Tatlı sözle, yumuşak ipek kumaşla aldatıp uzak milleti öylece yaklaştırır-mış. Yaklaştırıp, konduktan sonra, kötü şeyleri o zaman düşünürmüş.

[6] Edgü bilge kişig edgü alp kişig yontmaz ermiş. Bir kişi yarigılsar oğuşı budunı bişükinge tegi kıdmaz ermiş. Süçig sabıriga yımşak ağısıriga arturup öküş Türk budun öltüg. Türk budun ölsikirig. Biriye Çoğay yış Tögültün
[6] İyi bilgili insanı, iyi cesur insanı yürütmezmiş. Bir insan yanılsa, kabilesi, milleti, akrabasına kadar barındırmazmış. Tatlı sözüne, yumuşak ipek kumaşına aldanıp çok çok, Türk milleti, öldün; Türk milleti, öleceksin! Güneyde Çogay ormanına, Tögültün

[7] yazı konayın tiser Türk budun ölsikig. Anda ariyığ kişi anca boşğurur ermiş. Irak erser yablak ağı birür, yağuk erser edgü ağı birür tip anca boşğurur ermiş. Bilig bilmez kişi ol sabığ alıp yağuru barıp öküş kişi öltüg.
[7] ovasına konayım dersen, Türk milleti, öleceksin! Orda kötü kişi şöyle öğretiyormuş: Uzak ise kötü mal verir, yakın ise iyi mal verir diyip öyle öğretiyormuş. Bilgi bilmez kişi o sözü alıp, yakına gidip, çok insan, öldün!

[8] Ol yirgerü barsar Türk budun ölteçi sen. Ötüken yir olurup arkış tirkiş ısar nerig buriguğ yok. Ötüken yış olursar beriggü il tuta olurtaçı sen. Türk budun tokurkak sen. Açsık tosık ömez sen. Bir todsar açsık ömez sen. Antağırigın
[8] O yere doğru gidersen, Türk milleti öleceksin! Ötüken yerinde oturup kervan, kafile gönderirsen hiç bir sıkıntın yoktur. Ötüken ormanında oturursan ebediyen il tutarak oturacaksın. Türk milleti, tokluğun kıymetini bilmezsin. Açlık, tokluk düşünmezsin. Bir doysan açlığı düşünmezsin. Öyle olduğun

[9] üçün igidmiş kağanıngın sabin almatın yir sayu bardığ. Kop anda alkıntığ, arıltığ. anda kalmışı yir sayu kop toru ölü yonyur ertig. Tengri yarlıkadukın üçün [ö]züm kutum bar üçün kağan olurtum. Kağan olurup
[9] için, beslemiş olan kağanının sözünü almadan her yere gittin. Hep orda mahvoldun, yok edildin. Orda, geri kalanınla her yere hep zayıflayarak, ölerek yürüyordun. Tanrı buyurduğu için, kendim devletli olduğum üçün, kağan oturdum. Kağan oturup

[10] yok çığarfy budunuğ kop kubratdım. Çığariy budunuğ bay kıldım. Az budunuğ öküş kıldım. Azu bu sabımda igid bar ğu? Türk begler budun bum eşidirîg. Türk [budun ti]rip il tutsıkırigın bunda urtum. Yarigılıp ölsikirfgin yime
[10] aç, fakir milleti hep toplattım. Fakir milleti zengin kıldım. Az milleti çok kıldım. Yoksa, bu sözümde yalan var mı? Türk beyleri, milleti, bunu işitin! Türk milletini toplayıp il tutacağını burda vurdum. Yanılıp öleceğini yine

[11] bunda urtum. Neng nerig sabim erser berîggü taşka urtum. Arigar körü bilirig. Türk amtı budun begler bödke körügme begler gü yarigıltaçı siz? Men b[eriggü taş tokıtdım … Tabğ]aç kağanda bedizçi kelürtüm, bedizet[t]im. Menirîg sabimin sımadı.
[11] burda vurdum. Her ne sözüm varsa ebedî taşa vurdum. Ona bakarak bilin. Şimdiki Türk milleti, beyleri, bu zamanda itaat eden beyler olarak mı yanılacaksınız? Ben ebedî taş yontturdum …. Çin kağanından resimci getirdim, resimlettim. Benim sözümü kırmadı.

[12] Tabğaç kağanıng içreki bedizçig ıtı. Arigar adınçığ bark yaraturtum. İçin taşın adınçığ bediz urturtum. Taş tokıtdım. Körfgülteki sabimin u[rturtum … On Orig oğlırig]a tatıriga tegi bum körü bilirig. Benggü taş
[12] Çin kağanının maiyetindeki resimciyi gönderdi. Ona bambaşka türbe yaptırdım. İçine dışına bambaşka resim vurdurdum. Taş yontturdum. Gönüldeki sözümü vurdurdum … On Ok oğluna, yabancına kadar bunu görüp bilin. Ebedî taş

[13] tokıtdım. b[u … il] erser, anca takı erig yirte irser, anca erig yirte berfggü taş tokıtdım, bitid[d]im. Anı körüp anca bilirig. Ol taş [ … ]dım. Bu bitig bitigme atisi Yol[l]uğ T[igin].
[13] yontturdum … İl ise, şöyle daha erişilir yerde ise, işte öyle erişilir yerde ebedî taş yontturdum, yazdırdım. Onu görüp öyle bilin. Şu taş …. dım. Bu yazıyı yazan yeğeni Yollug Tigin.

Doğu yüzü

[1] Üze kök tengri asra yağız yir kılındukda ikin ara kişi oğlı kılınmış. Kişi oğlında üze eçüm apam Bumın Kağan İstemi Kağan olurmış. Olurupan Türk budunurig ilin törüsin tuta birmiş, iti birmiş.
[1] Üstte mavi gök, altta yağız yer kılındıkta, ikisi arasında insan oğlu kılınmış. İnsan oğlunun üzerine ecdadım Bumın Kağan, İstemi Kağan oturmuş. Oturarak Türk milletinin ilini töresini tutu vermiş, düzenleyi vermiş.

[2] Tört bulurig kop yağı ermiş. Sü sülepen tört bulurigdakı budunuğ kop almış, kop baz kılmış. Başlığığ yükündürmiş, tizligig sökürmiş. İlgerü Kadırkan yışka tegi kirü Temir Kapığka tegi kondurmuş. İkin ara
[2] Dört taraf hep düşman imiş. Ordu sevk ederek dört taraftaki milleti hep almış, hep tâbi kılmış. Başlıya baş eğdirmiş, dizliye diz çöktürmüş. Doğuda Kadırkan ormanına kadar, batıda Demir Kapıya kadar kondurmuş. İkisi arasında

[3] pek teşkilâtsız Gök Türk öylece oturuyormuş. Bilgili kağan imiş, cesur kağan imiş. Buyruku yine bügili imiş tabiî, cesur imiş tabiî. Beyleri de milleti de doğru imiş. Onun için ili öylece tutmuş tabiî. İli tutup töreyi düzenlemiş. Kendisi öylece
[3] idi oksuz Kök Türk anca olurur ermiş. Bilge kağan ermiş, alp kağan ermiş. Buyrukı yime bilge ermiş erinç, alp ermiş erinç. Begleri yime budunı yime tüz ermiş. Anı üçün ilig anca tutmış erinç. İlig tutup törüg itmiş. Özi anca

[4] kergek bolmış. Yoğçı sığıtçı örfgre kün toğsıkda Bökli çöl[l]üg il Tabğaç Tüpüt Apar Purum Kırkız Üç Kurıkan Otuz Tatar Kıtariy Tatabı bunca budun kelipen sığtamış yoğlamış. Antağ külüg kağan ermiş. Anda kisre inişi kağan
[4] vefat etmiş. Yasçı, ağlayıcı, doğuda gün doğusundan Bökli Çöllü halk, Çin, Tibet, Avar, Bizans, Kırgız, Üç Kurıkan, Otuz Tatar, Kıtay, Tatabı, bunca millet gelip ağlamış, yas tutmuş. Öyle ünlü kağan imiş. Ondan sonra küçük kardeşi kağan

[5] bolmış erinç, oğlıtı kağan bolmış erinç. Anda kisre inişi eçisin teg kılınmaduk erinç, oğlı karigın teg kılınmaduk erinç. Biligsiz kağan olurmış erinç, yablak kağan olurmış erinç. Buyrukı yime biligsiz erinç, yablak ermiş erinç.
[5] olmuş tabiî, oğulları kağan olmuş tabiî. Ondan sonra küçük kardeşi büyük kardeşi gibi kılınmamış olacak, şğlu babası gibi kılınmamış olacak. Bilgisiz kağan oturmuştur, kötü kağan oturmuştur. Buyruku da bilgisizmiş tabiî, kötü imiş tabiî.

[6] Begleri budunı tüzsüz üçün Tabğaç budun tebliğin kürlüg üçün armakçısın üçün inili eçili kirigşürtükin üçün begli budunlığ yorigşurtukın üçün Türk budun illedük ilin ıçğınu ıdmış,
[6] Beyleri, milleti ahenksiz olduğu için, Çin milleti hilekâr ve sahtekâr olduğu için, aldatıcı olduğu için, küçük kardeş ve büyük kardeşi birbirine düşürdüğü için, bey ve milleti karşılıklı çekiştirdiği için, Türk milleti il yaptığı ilini elden çıkarmış,

[7] kağanladuk kağanın yitürü ıdmış. Tabğaç budunka beglik un oğlın kul boldı, isilik kız oğlın kürig boldı. Türk begler Türk atın ıtı. Tabğaçgı begler Tabğaç atın tutupan Tabğaç kağanka
[7] kağan yaptığı kağanını kaybedi vermiş. Çin milletine beylik erkek evladı kul oldu, hanımlık kız evlâdı cariye oldu. Türk beyler Türk adını bıraktı. Çinli beyler Çin adını tutup, Çin kağanına

[8] körmiş. Elig yıl işig küçüg birmiş. İlgerü kün toğsıkda Bökli kağanka tegi süleyü birmiş. Kurığaru Temir Kapığka tegi süleyü birmiş. Tabğaç kağanka ilin törüsin alı birmiş. Türk kara kamağ
[8] itaat etmiş. Elli yıl işi gücü vermiş. Doğuda gün doğusunda Bökli kağana kadar ordu sevk edi vermiş. Batıda Demir Kapıya kadar ordu sevk edi vermiş. Çin kağanına ilini, töresini alı vermiş.Türk halk

[9] budun anca timiş: İllig budun ertim, ilim amtı kanı, kimke ilig kazğanur men tir ermiş. Kağanlığ budun ertim, kağanım kanı, ne kağanka işig küçüg birür men tir ermiş. Anca tip Tabğaç kağanka yağı bolmış.
[9] kitlesi şöyle demiş: İlli millet idim, ilim şimdi hani, kime ili kazanıyorum der imiş. Kağanlı millet idim, kağanım hani, ne kağana işi gücü veriyorum der imiş. Öyle diyip Çin kağanına düşman olmuş.

[10] Yağı bolup itinü yaratunu umaduk yana içikmiş. Bunca işig küçüg birtükgerü sakınman Türk budun ölüreyin uruğsıratayın tir ermiş. Yokadu barır ermiş. Üze Türk Tengrisi Türk ıduk yiri
[10] Düşman olup, kendisini tanzim ve tertip edemediğinden yine teslim olmuş. Bunca işi gücü verdiğini düşünmeden, Türk milletini öldüreyim, kökünü kurutayım der imiş. Yok olmaya gidiyormuş.

[11] subı anca itmiş. Türk budun yok bolmazun tiyin budun bolçun tiyin karigım İltiriş Kağanığ ögüm İlbilge Katunuğ tengri töpüsinde tutup yügerii kötürmiş erinç. Karigım kağan yiti yigirmi erin taşıkmış. Taşra
[11] Yukarıda Türk tanrısı, Tük mukaddes yeri, suyu öyle tanzim etmiş. Türk milleti yok olmasın diye, millet olsun diye babam İltiriş Kağanı, annem İlbilge Hatunu göğün tepesinde tutup yukarı kaldırmış olacak. Babam kağan on yedi erle dışarı çıkmış. Dışarı

[12] yorıyur tiyin kü eşidip balıkdakı tağıkmış, tağdakı inmiş, tirilip yitmiş er bolmış. Tengri küç birtük üçün karigım kağan süsi böri teg ermiş, yağısı koriy teg ermiş. İlgerü kurıgaru sülep ti[r]m[iş] kubrat[mış]. [K]amağı
[12] yürüyor diye ses işitip şehirdeki dağa çıkmış, dağdaki inmiş, toplanıp yetmiş er olmuş. Tanrı kuvvet verdiği için babam kağanın askeri kurt gibi imiş, düşmanı koyun gibi imiş. Doğuya, batıya asker sevk edip toplamış, yığmış. Hepsi

[13] yiti yüz er bolmış. Yiti yüz er bolup ilsiremiş kağansıramış budunuğ, kürigedmiş kuladmış budunuğ Türk törüsin ıçğınmış budunuğ eçüm apam törüsinçe yaratmış, boşğurmış. Tölis Tarduş [budunuğ anda itmiş.]
[13] yedi yüz er olmuş. Yedi yüz er olup ilsizleşmiş, kağansızlaşmış milleti, cariye olmuş, kul olmuş milleti, Türk töresini bırakmış milleti, ecdadımın töresince yaratmış, yetiştirmiş. Tölis, Tarduş milletini orda tanzim etmiş.

[14] Yabğuğ şadığ anda birmiş. Biriye Tabğaç budun yağı ermiş. Yırıya Baz kağan Tokuz Oğuz budun yağı ermiş. Kırkız Kunkan Otuz Tatar Kıtariy Tatabı kop yağı ermiş. Karigım kağan bunca …
[14] Yabguyu, şadı orda vermiş. Güneyde Çin milleti düşman imiş. Kuzeyde Baz Kağan, Dokuz Oğuz kavmi düşman imiş. Kırgız, Kunkan, Otuz Tatar, Kıtay, Tatabı hep düşman imiş. Babam kağan bunca …

[15] Kırk artukı yiti yolı sülemiş, yigirmi sürigüş süriğüşmiş. Tengri yarlıkaduk üçün illigig ilsiretmiş, kağanlığığ kağansıratmış, yağığ baz kılmış, tizligig sökürmiş, başlığığ yükündü[rmiş. Karigım kağan anca ilig]
[15] Kırk yedi defa ordu sevk etmiş, yirmi savaş yapmış. Tanrı lütfettiği için illiyi ilsizletmiş, kağanlıyı kağansızlatmış, düşmanı tâbi kılmış, dizliye diz çöktürmüş, başlıya baş eğdirmiş. Babam kağan öylece ili,

[16] törüg kazğanıp uça barmış. Karigım kağanka Baz kağanığ balbal tikmiş. Ol törüde üze eçim kağan olurtı. Eçim kağan olurupan Türk budunuğ yiçe itdi, igit[t]i. Çığariyığ [bay kıldı, azığ ökiiş kıldı].
[16] töreyi kazanıp, uçup gitmiş. Babam kağan için ilkin Baz Kağanı balbal olarak dikmiş. O töre üzerine kağan oturdu. Amcam kağan oturarak Türk milletini tekrar tanzim etti, besledi. Fakiri zengin kıldı, azı çok kıldı.

[17] Eçim kağan olurtukda özüm Tarduş budun üze şad ertim. Eçim kağan birle ilgerü Yaşıl Ögüz Şantung yazıka tegi süledimiz. Kurığaru Temir Kapığka tegi süledimiz. Kögmen aşa Kı[rkız yiririgc tegi süledimiz]
[17] Amcam kağan oturduğunda kendim Tarduş milleti üzerinde şad idim. Amcam kağan ile doğuda Yeşil Nehir, Şantung ovasına kadar ordu sevk ettik. Batıda Demir Kapıya kadar ordu sevk ettik. Kögmeni aşarak Kırgız ülkesine kadar ordu sevk ettik.

[18] Kamağı biş otuz süledimiz, üç yigirmi süriğüş-dümüz. İUigig ilsiretdimiz, kağanlığığ kağansırat-dımız. Tizligig sökürtümüz, başlığığ yükündürtü-müz. Türgiş kağan Türkümüz [budunumuz erti. Bilmedükin]
[18] Yekûn olarak yirmi beş defa ordu sevk ettik, on üç defa savaştık. İlliyi ilsizleştirdik, kağanlıyı kağansızlaştırdık. Dizliye diz çöktürdük, başlıya baş eğdirdik. Türgiş Kağanı Türkümüz, milletimiz idi. Bilmediği

[19] üçün bizirige yarigıl[d]ukın üçün kağanı ölti. Buyrukı begleri yime ölti. On Ok budun emgek körti. Eçümüz apamız tutmış yir sub idisiz bolmazun tiyin Az budunuğ itip yar[atıp … ]
[19] için, bize karşı yanlış hareket ettiği için kağanı öldü. Buy rüku, beyleri de öldü. On Ok kavmi eziyet gördü. Ecdadımızın tutmuş olduğu yer, su sahipsiz olmasın diye Az milletini tanzim ve tertip edip …

[20] Bars beg erti. Kağan atı bunda biz birtimiz. Sirigilim kunçuyug birtimiz. Özi yarîgıldı, kağanı ölti, budunı kürig kul boldı. Kögmen yir sub idisiz kalmazun tiyin Az Kırkız Budunuğ yarat[ıp keltimiz. sürigüşdümüz … ilin]
[20] Bars bey idi. Kağan adını burda biz verdik. Küçük kız kardeşim prensesi verdik. Kendisi yanıldı, kağanı öldü, milleti cariye, kul oldu. Kögmenin yeri, suyu sahipsiz kalmasın diye Az, Kırgız kavmini düzene sokup geldik. Savaştık … ilini

[21] yana birtimiz. İlgerü Kadırkan yışığ aşa budunuğ anca kondurtumuz, anca itdimiz. Kurığaru Keriğü Tarmanka tegi Türk budunuğ anca kondurtumuz, anca itdimiz. Ol ödke kul kulluğ bolmış erti, [kürig küriglüg bolmış erti. İnişi eçisin bilmez erti. Oğlı karigın bilmez erti.]
[21] geri verdik. Doğuda Kadırkan ormanını aşarak milleti öyle kondurduk, öyle düzene soktuk. Batıda Kengü Tarmana kadar Türk milletini öyle kondurduk, öyle düzene soktuk. O zamanda kul kullu olmuştu. Cariye cariyeli olmuştu. Küçük kardeş büyük kardeşini bilmezdi, oğlu babasını bilmezdi.

[22] Anca kazğanmış itmiş ilimiz törümüz erti. Türk Oğuz begleri budun eşiding. Üze tengri basmasar, asra yir telinmeser, Türk budun, ilirigin törürfgin kim artatı [udaçı erti]? Türk budun ertin,
[22] Öyle kazanılmış, düzene sokulmuş ilimiz, töremiz vardı. Türk, Oğuz beyleri, milleti, işitin: Üstte gök basmasa, altta yer delinmese, Türk milleti, ilini töreni kim boza bilecekti? Türk milleti, vaz geç,

[23] Ökün! Küregürig ün üçün igidmiş bilge kağanırigın ertmiş barmış edgü ilirîge kentü yarigıldığ, yablak kigürtüg. Yaraklığ kandın kelip yariya iltdi. Süriğüglüg kandın kelipen süre iltdi? Iduk Ötüken y[ış budun bardığ. İlgerü barığma]
[23] pişman ol! Disiplinsizliğinden dolayı, beslemiş olan bilgili kağanınla, hür ve müstakil iyi iline karşı kendin hata ettin, kötü hâle soktun. Silâhlı nereden gelip dağıtarak gönderdi? Mızraklı nereden gelerek sürüp gönderdi. Mukaddes Ötüken ormanının milleti, gittin. Doğuya giden,

[24] bardığ, kurığaru barığma bardığ. Barduk yirde edgüg ol erinç: Kanırig subça yügürti, sürigükürig tağça yatdı. Beglik un oğlurig kul boldı, isilik kız oğlurig kürig boldı. Bilmedük üçün [yablakırigın üçün eçim kağan uça bardı.]
[24] gittin. Batıya giden, gittin. Gittiğin yerde hayrın şu olmalı: Kanın su gibi koştu, kemiğin dağ gibi yattı. Beylik erkek evlâdın kul oldu, hanımlık kız evlâdın cariye oldu. Bilmediğin için, kötülüğün yüzünden amcam, kağan uçup gitti.

[25] Başlayu Kırkız kağanığ balbal tikdim. Türk budunuğ atı küsi yok bolmazun tiyin karigım kağanığ ögüm katunuğ kötürmiş teriğri il birigme tengri Türk budun atı küsi yok bolmazun [tiyin Özümin ol tengri]
[25] Önce Kırgız kağanını balbal olarak diktim. Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye, babam kağanı, annem hatunu yükseltmiş olan Tanrı, il veren Tanrı, Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye,

Kuzey Yüzü

[1] ( … ) birle Koşu tutuk birle süriğüşmiş. Erin kop ölürmiş. Ebin barımın [kalı]sız kop kelürti. Kül Tigin yiti otuz yaşıriga Karluk budun erür barur erkli yağı boldı. Tamağ Iduk Başda sürigüşdümüz.
[1] ( … ) ile, Koşu vali ile savaşmış. Askerini hep öldürmüş. Evini, malını eksiksiz hep getirdi. Kül Tigin yirmi yedi yaşına gelince Karluk kavmi hür ve müstakil iken düşman oldu. Tamag Iduk Başta savaştık.

[2] [Kül] Tigin ol süriğüşde otuz yaşayur erti. Alp Şalçı [ak]ın binip oplayu tegdi. İki erig udu aşuru sançdı. Karlukuğ ölürtümüz, altımız. Az budun yağı boldı. Kara Költe sürigüşdümüz. Kül Tigin bir kırk yaşayur erti. Alp Şalçı akın
[2] Kül Tigin o savaşta otuz yaşında idi. Alp Şalçı ata binip atılarak hücum etti. İki eri takip edip kovalayarak mızrakladı. Karluku öldürdük, yendik. Az milleti düşman oldu. Kara Gölde savaştık. Kül Tigin otuz bir yaşında idi. Alp Şalçı akına

[3] binip oplayu tegdi. Az ilteberig tutdı. Az budun anda yok boldı. Eçim kağan ili kamşağ boltukında budun ilig ikegü boltukında İzgil budun birle sürigüşdümüz. Kül Tigin Alp Şalçı akın binip
[3] binip atılarak hücum etti. Az ilteberini tuttu. Az milleti orda yok oldu. Amcam kağanın ili sarsdığında; millet, hükümdar ikiye ayrıldığında; İzgil milleti ile savaştık. Kül Tigin Alp Şalçı akına binip

[4] o[playu tegd]i. Ol at anda tüş[di]. İzgil [budun] ölti. Tokuz Oğuz budun kentü budunum erti. Tengri yir bulğakın üçün yağı boldı. Bir yılka biş yoh sürigüşdümüz.Arig ilk Toğu Balıkda sürigüşdümüz.
[4] atılarak hücum etti. O at orda düştü. İzgil milleti öldü. Dokuz Oğuz milleti kendi milletim idi. Gök, yer bulandığı için düşman oldu. Bir yılda beş defa savaştık. En önce Togu Balıkta savaştık.

[5] Kül Tigin Azman akığ binip oplayu tegdi. Altı erig sançdı. Sü [t]egişinde yitinç erig kılıçladı. İkinti Kuşalğukda Ediz birle sürigüşdümüz. Kül Tigin Az yağızın binip oplayu tegip bir erig sançdı.
[5] Kül Tigin Azman akına binip atılarak hücum etti. Altı eri mızrakladı. Askerin hücumunda yedinci eı”i kılıçladı. İkinci olarak Kuşalgukta Ediz ile savaştık. Kül Tigin Az yağızına binip, atılarak hücum edip bir eri mızrakladı.

[6] Tokuz erig eğire tokıdı. Ediz budun anda ölti. Üçünç Bo[lçu]da Oğuz birle süngüşdümüz. Kül Tigin Azman akığ binip tegdi, sançdı. Siisin sançdımız, ilin altımız. Törtiinç Çuş başında süngüşdümüz. Türk
[6] Dokuz eri çevirerek vurdu. Ediz kavmi orda öldü. Üçüncü olarak Bolçuda Oğuz ile savaştık. Kül Tigin Azman akına binip hücum etti, mızrakladı. Askerini mızrakladık, ilini aldık. Dördüncü olarak Çuş başında savaştık. Türk

[7] budun adak kamşatdı. Yablak bo[ldaç]ı erti. Oza [k]elmiş süsin Kül Tigin ağıtıp Torigra bir oğuş alpağu on erig Torîg a Tigin yoğında egirip ölürtümüz. Bişinç Ezginti Kadızda Oğuz birle süngüşdümüz. Kül Tigin
[7] milleti ayak titretti. Perişan olacaktı. İlerleyip gelmiş ordusunu Kül Tigin püskürtüp, Tongradan bir boyu, yiğit on eri Tonga Tigin mateminde çevirip öldürdük. Beşinci olarak Ezginti Kadızda Oğuz ile savaştık. Kül Tigin

[8] Az yağızın binip tegdi. İki erig sançdı. b[alıkkla b[as]ıkdı. Ol sü anda ö[lti]. Amğa korğan kışlap yazıriga Oğuzğaru sü taşıkdımız. Kül Tigin ebig başlayu kıt[t]ımız. Oğuz yağı orduğ basdı. Kül Tigin
[8] Az yağızına binip hücum etti. İki eri mızrakladı, çamura soktu. O ordu orda öldü. Amga kalesinde kışlayıp ilk baharında Oğuza doğru ordu çıkardık. Kül Tigini evin başında bırakarak, müdafaa tedbiri aldık. Oğuz düşman, merkezi bastı. Kül Tigin

[9] ögsüz akın binip tokuz eren sançdı, orduğ birmedi. Ögüm katun’ ulayu öglerim ekelerim keliriğünüm kunçuylarım bunca yime tirigi kürig boldaçı erti, ölügi yurtda yolta yatu kaldaçı ertigiz.
[9] öksüz akına binip dokuz eri mızrakladı, merkezi vermedi. Annem hatun ve analarım, ablalarım, gelinlerim, prenseslerim, bunca yaşayanlar cariye olacaktı, ölenler yurtta yolda yatıp kalacaktınız.

[10] Kül Tigin yok erser, kop ölteçi ertigiz. İnim Kül Tigin kergek boldı. Özüm sakındım. Körür közüm körmez teg, bilir biligim bilmez teg boldı. Özüm sakındım.1 Öd tengri yaşar. Kişi oğlı kopölgeli törümiş.
[10] Kül Tigin olmasa hep ölecektiniz. Küçük kardeşim Kül Tigin vefat etti. Kendim düşünceye daldım.1 Görür gözüm görmez gibi, bilir aklım bilmez gibi oldu. Kendim düşünceye daldım. Zamanı Tanrı yaşar. İnsan oğlu hep ölmek için türemiş.

[11] Anca sakındım. Közde yaş kelser tıda körigülte sığıt kelser yanduru sakındım. Katığdı sakındım. İki şad ulayu ini yigünüm oğlanım beglerim budunum közi kaşı yablak boldaçı tip sakındım. Yoğçı sığıtçı Kıtariy Tatabı budun başlayu
[11] Öyle düşünceye daldım. Gözden yaş gelse mani olarak, gönülden ağlamak gelse geri çevirerek düşünceye daldım. Müthiş düşünceye daldım. İki şadın ve küçük kardeş yeğenimin, oğlumun, beylerimin, milletimin gözü kaşı kötü olacak diyip düşünceye daldım. Yasçı, ağlayıcı olarak Kıtay, Tatabı milletinden başta

[12] Udar serigün kelti. Tabğaç kağanda İsiyi Likerig kelti. Bir tümen ağı altun kümüş kergeksiz kelürti. Tüpüt kağanda bölün kelti. Kurıya kün batsıkdakı Soğd Berçik er Bukarak ulus budunda Enik serigün Oğul Tarkan kelti.
[12] Udar general geldi. Çin kağanından İsiyi Likeng geldi. On binlik hazine, altın, gümüş fazla fazla getirdi. Tibet kağanından vezir geldi. Batıda gün batısındaki Soğd, İranlı, Buhara ülkesi halkından Enik general, Oğul Tarkan geldi.

[13] On ok oğlum Türgiş kağanda Makaraç tamğaçı Oğuz Bilge Tamğaçı kelti. Kırkız kağanda Tarduş İnançu Çor kelti. Bark itgüçi bediz yaratığına bitig taş itgüçi Tabğaç kağan çıkanı Çanğ serigün kelti.
[13] On Ok oğlum Türgiş kağanından Makaraç mühürdar, Oğuz Bilge mühürdar geldi. Kırgız kağanından Tarduş İnançu Çor geldi. Türbe yapıcı, resim yapan, kitabe taşı yapıcısı olarak Çin kağanının yeğeni Çang general geldi.

Kuzey-doğu Yüzü

[1] Kül Tigin koriy yılka yiti yigirmike uçdı. Tokuzunç ay yiti otuzka yoğ ertürtümüz. Barkın bedizin bitig taş[ın] biçin yılka yitinç ay yiti otuzka kop alkd[ımı]z. Kül Tigin ö[zi?] kırk artuk[ı y]iti yaşırig[a] bulıt bust[adı] … bunca bedizçig Tuygut ilteber kelü[r]ti.
[1] Kül Tigin koyun yılında on yedinci günde uçtu. Dokuzuncu ay, yirmi yedinci günde yas töreni tertip ettik. Türbesini, resimini,1 kitabe taşını maymun yılında yedinci ay, yirmi yedinci günde hep bitirdik. Kül Tigin kendisi kırk yedi yaşında bulut çöktürdü … Bunca resimciyi Tuygut vali getirdi.

Güney-doğu Yüzü
[1] Bunca bitig bitigme Kül Tigin atisi Yol[l]uğ Tigin bitidim. Yigirmi kün olurup bu taşka bu tamka kop Yol[l]uğ Tigin bitidim. Iğar oğlanırigızda tayğunuriguzda yigdi igidür ertigiz. Uça bardığız. Terigr[ide] tirigdekiçe …
[1] Bunca yazıyı yazan Kül Tiginin yeğeni Yollug Tigin, yazdım. Yirmi gün oturup bu taşa, bu duvara hep Yollug Tigin, yazdım. Değerli oğlunuzdan, evlâdınızdan çok daha iyi beslerdiniz. Uçup gittiniz. Gökte hayattaki gibi…

Güney-batı Yüzü
[1] Kül Tiginirig altunın kümüşin ağışın barımın tör[t birig?] yılk[ıs]ın ayığma Tuyğut bu … begim tigin yügerü terig[ri… ] taş bitidim. Yol[l]uğ Tigin.
[1] Kül Tiginin altınını, gümüşünü, hazinesini, servetini, dört binlik at sürüsünü idare eden Tuygut bu … Beyim prens yukarı gök … taş yazdım. Yollug Tigin.

Batı Yüzü
[1] Kurıdın [S]oğud örti. İnim Kül Tigin … üçün öl[ü yitü] işig küçüg birtük üçün Türk Bilge Kağan ayukıka inim Kül Tiginig küzedü olurtum. Inançu Apa Yarğan Tarkan atığ [b]irtim. [An]ı ögtürt[üm].
[1] Batıdan Soğd baş kaldırdı. Küçük kardeşim Kül Tigin … için, öle yite işi gücü verdiği için, Türk Bilge Kağanı, nezaret etmek üzere, küçük kardeşim Kül Tigini gözeterek oturdum. İnançu Apa Yargan Tarkan adını verdim. Onu övdürdüm.

Not: Prof. Dr. Muharrem Ergin’in “Orhun Abideleri” adlı kitabından alıntıdır…

Alıntı : www.gokturkce.net

Aziz Adem - Özbekçe

AZİZ ADEM


(Özbek Türkçesiyle)

Aziz ademsen ey adem, aziz ademdek adem bol,
Azizü muhteremlik istesefi mehnetde mehkem bol.

Aziz adem bolalmas adem adem sureti birle,
Cehan tahsin degündek alimü sahib hüner hem bol.

Kimi bebehradür köz tutma andin behra alsam deb,
Ümidin behra bolsa yahşilerge yarü hemdem bol.

Mukaddes maksadinge toğri yol yetkürgey elbette,
Yetib maksadge ümrin içre izzetde mükerrem bol.

Sukulma her neçük sözlerge, her suhbetde bol huşyar,
Eğer sözge leb açsan, oyla evvel bir nefes dem bol.

Her iş kılsan, Habibiy, puhta kıl, be yaybu benuksan,
Könilni tindirib ayine yafthğ şadu hürrem bol.

AZİZ İNSAN


(Türkiye Türkçesiyle)

Aziz insansan ey insan, aziz insan gibi insan ol,
Azizlik ve muhteremlik istersen emekte muhkem ol.

Aziz insan olamaz insan, insan sureti ile,
Cihanın öveceği kadar âlim ve hüner sahibi de ol.

Kimi faydasızdır, bekleme ondan fayda görsem diye,
Umudun fayda ise iyilere yar ve hemdem ol.

Mukaddes maksadına doğru götürür elbette,
Yetip maksada hayatin boyunca izzette mükerrem ol.

Karışma her tür söze, her sohbette ihtiyatlı ol,
Eğer söz etmeye ağzını açsan, düşün önce, bir nefes dem ol.

Habibiy, yaptığını mükemmel yap, ayıpsız ve noksansız,
Gönlünü rahatlatıp ayna gibi şad ve hürrem ol.

Hani Gökbörü ? - Neredesin Bozkurt ? ( Uygurca Şiir )







Türkiye Türkçesiyle:

Çifte gözler yanar kararır,
Güya matem saldı dile,
Başa geç, bizi aydınlığa götür,
Neredesin Bozkurt?
Bozkurt!
Gökyüzü kara, alem kara,
Dost yakınların gönlü kara,
Babaların bağrı oldu yara,
Neredesin Bozkurt?
Bozkurt!
Büyüğü küçüğü çeker esrarı,
Kız kardeş Ayşe, oldu fahişe,
Çocuklar düşünceye salar endişe,
Neredesin Bozkurt?
Bozkurt!
Ak düşman, kara düşman,
Güya zulmet, kara gece bastı,
Analar yine çaresiz kaldı,
Babalar yine çaresiz kaldı,
Neredesin Bozkurt?
Bozkurt!

Latin Alfabesiyle:

Cüp cüp közler yanar xıre 
Göya mâtem saldi dile 
Bıznı başlar tang menzilige 
Qeni Kök-Böre
Kök-Böre
Asman qara âlem qara 
Dost yeqinlar köngli qara 
Atılar bağri boldi yara 
Qeni Kök-Böre
Kök-Böre
Aka ine tartür nişe 
Singil Ayişe boldi paişe 
Balılar dılığa salar endişe 
Qeni Kök-Böre
Kök-Böre
Aq alwasti qara alwasti 
Goya zülmet qara tün basti 
Anıler yene sözdın adaşti 
Atılar yene sözdın adaşti 
Qeni Kök-Böre
Kök-Böre

:ئۇيغۇرچە

،جذپ-جذپ كأزلةر يانار خىرە
.گۇيا ماتەم سالىدى گىلەم
،بىزنى باشلار تاڭ مەنزىلىگە
.قىنى كۆك بۆرە كۆك بۆرە
،ئاسمان قارا، ئالەم قارا
.دوست يىقىنلار كۆڭلى قارا
،ئاتىلار باغرى بولدى يارا
.قىنى كۆك بۆرە،كۆك بۆرە
،ئاكا-ئىنە تار-تۇر نىشە
.سىڭىل ئايشە بولدى پائىشە
،بالىلار دىلىغا سالار ئەندىشە
.قىنى كۆك بۆرە، كۆك بۆرە
،ئاق ئالۋاستى، قارا ئالۋاستى
.گۇيا زۇلمەت قارا تۈن باستى
،ئانىلار يانا سۆزدىن ئاداشتى
.قىنى كۆك بۆرە، كۆك بۆرە
،ئاتىلار يانا سۆزدىن ئاداشتى
.قىنى كۆك بۆرە، كۆك بۆرە

Trevanian - Şibumi s.114-118

Birkaç saniyelik sessizlikten sonra Nicholai, -- Beni çağırdığınız için teşekkür ederim, hocam,-- dedi. Sözler ağızdan çıktığı anda da pişman oldu. Böyle resmî konuşmak istememişti. Ama duyduğu sevgi ve acıma hislerini başka türlü nasıl dengeleyebilirdi? Son üç gün boyunca Otake –san birer birer her çocuğuyla ve her öğrencisiyle görüşüyordu. En parlak öğrencisi Nicholai’yi en son çağırtmıştı. 
   Otake-san eliyle yanındaki yastığı işaret etti. Nicholai oraya diz çöktü. Öğretmenine yan dönmüştü. Tam doksan derecelik bir açıyla. Terbiye kurallarına uygun şekilde. Çünkü böyle olunca hocası onun yüz ifadesini rahatlıkla okuyabiliyor, o ise hocasını bakışlarının baskısına almaksızın rahat bırakmış oluyordu. 
   Birkaç dakika süren sessizlikten rahatsız olan Nicholai, ayrıntılardan söz etmeyi uygun buldu. --Dağların sisi bu mevsimde pek olağan değil, hocam,-- dedi. --Bazılarına göre sağlıksızmış da. Ama bahçeye yeni bir güzellik katıyor ve…--  
   Otake-san elini havaya kaldırıp başını hafifçe salladı. Bunlara vakit yoktu şimdi. --Ben oyunun geniş planı üzerinde konuşacağım Nikko. Yapacağım genellemeler arasıra özel durumlarla, oyunlarla ve koşullarla da ilgili olacak.-- 
   Nicholai başını salladı ve sessiz bekledi. Önemli konulara değinmek istediği zaman Go oyunu terminolojisiyle konuşmak hocanın âdetiydi. General Kişikava’nın bir zamanlar söylediği gibi, Otake-san’ın gözünde hayat, Go’nun basitleştirilmiş şeklinden ibaretti. 
   --Bu bir ders mi, hocam?--  
   -- Pek sayılmaz.--  
   -- Arıtıcı bir konuşma mı?-- 
   -- Sana öyle gözükebilir. Aslında bir eleştiri. Ama yalnız seni eleştirmiyorum. Uçucu ve tehlikeli bir karışımın eleştirisi ve… analizi. Konu  sen ve senin geleceğin. Önce çok parlak bir oyuncu olduğunu kabullenerek konuya girelim.-- Otake-san tekrar elini havaya kaldırdı. --Yo, nezaket kurallarına uyup itiraz etmeye kalkışma. Gerçi senin kadar zekice oynayanlar gördüm ama, asla senin yaşında kimseler arasında değil. Üstelik onların hiçbiri de artık hayatta değil. Ama başarılı bir kimsenin parlak zekâdan başka şeylere de ihtiyacı vardır. Bu yüzden seni gerçek dışı iltifatlara boğacak değilim. Senin oyununda insanı tedirgin eden bir şey var, Nikko. Soyut bir şey. İyilikle, anlayışla ilgisi olmayan bir katılık. Oyun tarzın organik değil. Yaşayan bir şey değil. Bir kristal kadar güzel ama, bir goncanın güzelliği yok onda.--  
   Nicholai’nin kulakları yanmaya başlamıştı. Fakat utancını ve öfkesini hiç açığa vurmadı. Eleştirmek, uyarmak, düzeltmek bir hocanın göreviydi. 
   --Oyununun mekanik ve kalıpçı olduğunu söylemek istemiyorum. Genellikle hiç de öyle değil. Ve onu öyle olmaktan kurtaran şey de senin o inanılmaz…-- 
   Otake-san derin bir soluk çekip içinde tuttu. Gözleri karşıdaki bahçeye görmeden bakıyordu. Nicholai’nin bakışları hâlâ yerdeydi. 
   Hocasının sancıyla mücadelesini seyredip onu utandırmak istemiyordu. Uzun saniyeler geçti, Otake-san soluğunu tutmayı sürdürdü. Sonunda sarsıldı, ciğerlerindeki havayı yavaş yavaş dışarıya bıraktı. Her an sancısını kontrol etmeye çalışıyordu. Derken kriz geçti. Hoca peşpeşe iki soluk aldı… şükreder gibi gözlerini kırpıştırdı ve devam etti. 
   --Oyununu mekanik ve kalıpçı olmaktan kurtaran şey senin o inanılmaz ataklığın… güvenin. Ama onda bile insanlık dışı bir taraf var. Sen oyunu yalnızca tahtadaki duruma karşı oynuyorsun. Karşındaki rakibinin önemini, hattâ varlığını bile reddediyorsun. Bana sen kendin söylemiştin. Mistik yolculuklarına çıkıp bulunduğun yerden uzaklaştığın zaman, dinlenir ve yeniden güç toplarken, rakibini düşünmeden oyun oynuyormuşsun. Bunda şeytanca bir şey var. Zalimcesine bir üstünlük. Küstahça. Senin şibumi amacına biraz ters. Bunu sana söyleyişim düzeltesin, değiştiresin diye değil, Nikko. Bu nitelikler senin kemiklerinin içindeki nitelikler. Onları değiştiremezsin. Mümkün olsa bile değiştirmeni ister miydim… ondan da emin değilim. Çünkü bunlar bir yandan senin kusurların sayılırken, bir yandan da o korkunç kuvvetini oluşturuyor.--  
   --Biz yalnızca Go oyunundan mı söz ediyoruz, hocam?-- 
   -- Go deyimleriyle konuşuyoruz.-- Otake-san elini kimonosunun altına daldırıp göğsüne bastırdı, ağzına yeni bir nane attı. --Bütün zekâna karşın, sevgili öğrencim, çabuk kırılabilecek, hassas tarafların var. Bir kere tecrübe eksikliğin var. Tecrübeli bir oyuncunun alışkanlık ve bellekle yapabileceği bir hamle için dikkat ve konsantrasyon harcıyorsun. Ama bu önemli bir zaaf değil. Olayları boşa harcamazsan tecrübe kazanabilirsin. Bazı el sanatçıları yirmi yıllık tecrübeleriyle övünürler. Oysa aslında bir yıllık tecrübeyi yirmi kere geçirmişlerdir. Sen bu hataya düşme. Senden büyüklerin tecrübe avantajına da kızma. Unutma ki onlar bu tecrübeyi kazanmak için karşılığını hayat keselerinden ödemişlerdir. Yeniden doldurulamayacak bir keseden.--  Otake-san hafifçe gülümsedi. --Sonra yaşlıların tecrübelerinden mutlaka yararlanmak isteyeceklerini de hatırından çıkarma. Ne de olsa ellerinde ondan başka bir şey kalmamıştır artık.-- 
   Bir süre Otake-san’ın gözleri bahçeye dalgın baktı. Bahçenin çizgileri sisin etkisiyle bulanıklaşıyor, kesinliğini kaybediyordu. Yaşlı adam bir çaba harcayarak zihnini ebedî şeylerden geri çekti, vermekte olduğu derse devam etti. -- Hayır, senin en büyük kusurun tecrübesizliğin değil. Kayıtsızlığın. Yenilgilerini senden daha zeki ve yetenekli olanların elinden tatmayacaksın. Seni yenenler, sabırlı, sinsi, orta düzeyde insanlar olacak.-- 
   Nicholai kaşlarını çattı. Kajikawa kıyılarında gezinirken Kişikava-san da kendisine buna benzer bir şey söylemişti. 
   --Senin orta düzeydeki kimselere karşı duyduğun aşağılayıcı nefret, onlardaki geniş, kapsamlı kuvveti görmene engel oluyor. Sen kendi parlaklığının orta yerinde dururken, gözlerin öylesine kamaşıyor ki, odanın kuytu, karanlık köşelerini göremiyorsun. Oralarda kalabalıkların, beyinsiz insan kalabalığının ne tehlikeler hazırladığını görecek şekilde gözlerini ayarlayamıyorsun. Ben sana bunları söylerken bile, sevgili öğrencim, sen kendinden yeteneksiz kişilerin, sayıları ne kadar çok olursa olsun, seni yenebileceklerine inanmakta güçlük çekiyorsun. Oysa biz artık orta düzeydeki insanların çağında yaşıyoruz. Orta düzeydeki insan sıkıcı, renksiz, aptal gibi görünür… fakat ölümsüz tekdüzeliğine devam eder… hiç bıkmaz. Amipler her zaman kaplanlardan çok yaşar. Çünkü durmadan bölünür, yenilenirler. O ölümsüz tekdüzelikleriyle. Kalabalıklar zorbaların en sonuncusu olacaktır. Gözlerini bir an için sanata çevir. Bak, Kabuki can çekişirken, No beri yanda sürünürken, şiddet romanları kalabalıkları nasıl peşinden sürüklüyor. Dikkat edersen hiçbir yazar romanına kahraman olarak gerçekten üstün bir insan tipi seçmeye cesaret edemiyor. Çünkü seçerse, kalabalığın içindeki orta düzeydeki insan öfkelenecek, utanacak, ve kendisini savunması için kendi yojimbo’sunu, yani eleştirmenleri ortaya sürecektir. Kalabalığın çıkardığı gürültü mantıksızdır ama, kulakları sağır edecek kadar güçlüdür. Beyinleri yoksa da, binlerce kolları vardır. Bunları seni yakalamak, çekmek, aşağıya indirmek ve batırmak için kullanırlar.-- 
   --Hâlâ Go’dan mı söz ediyoruz, hocam?-- 
   --Evet, Go’dan. Ve onun gölgesi olan hayattan.-- 
   --O halde bana ne yapmamı öğütlersin?-- 
   -- Onlarla temastan kaçın. Kendini bir terbiye örtüsünün altına sakla. Onlara aptal ve uzak görün. İçlerine girme. Ayrı yaşa ve şibumi’yi incele. Hepsinden önemlisi de, seni çeşitli yemler kullanarak öfkeye ve saldırıya itmelerine izin verme. Saklan, Nikko.-- 
   --General Kişikava da bana hemen hemen aynı şeyi söylemişti.-- 
   -- Bundan kuşkum yok. Burada kaldığı son gece senin konunu enine boyuna konuşmuştuk. Batılı buraya geldiği zaman sana karşı nasıl davranacağına ikimiz de karar veremedik. Sen sonradan bizim kültürümüze dönmüş birisin. Ve sonradan dönenlerin aşırı bağlılığı var sende. Bu senin kişiliğinde bir kusur. Ve sonradan dönenlerin aşırı bağlılığı var sende. Bu senin kişiliğinde bir kusur. Ve trajik kusurlar da eninde sonunda…-- Otake-san omuzlarını kaldırıp sustu. 
   Nicholai başını salladı, gözlerini indirdi. Hocasının odadan çıkmasına izin vermesini bekledi. 
   Bir sessizlik süresinden sonra Otake-san ağzına bir nane şekeri daha attı. --Seninle önemli bir sırrı paylaşabilir miyim. Nikko?-- dedi. --Bunca yıldır herkese nane şekerini karnımın ağrısını geçirdiği için aldığımı söylüyordum. Oysa aslında bunları sevdiğim için yiyorum, ama koskoca bir insanın herkesin ortasında şeker emmesi yakışıklı bir hareket olmuyor.-- 
   --Şibumi’ye mi uymuyor, efendim?-- 
   --Evet,öyle.-- Otake-san bir an hayale dalmış gibi göründü. --Evet, belki de haklısın. Belki dağ sisi gerçekten sağlıksız. Ama gene de bahçeye melankolik bir güzellik katıyor. Bu yüzden ona şükran duymamız gerek.--